ithal meyve sularından içebilirsin. süt içebilirsin, evinde milkshake yapabilirsin.

karpuzlu fuse tea

haklısın.full şeker bütün içeceklerde.dikkat ettim de kefirde artık yavaş yavaş kalkıyor raflardan eskiden bulabildiğim marketlerde göremiyorum.tabi keşke mümkün olsa da onu da evde üretip tüketebilsek.

capri sun sağlık açısından bilmem ama tadı bir harika özellikle safari

Söylediklerin doğru ama maden suyuna bile paranoya yapmak seni daha uzun yaşatmaz diye düşünüyorum. Doğal maden suları hakkında araştırmalara bakıp en iyisini bulmaya çalışabilirsin.
Süte gelince, yine doğru ancak ara sıra da olsa şişedeki günlük sütlerden tüketmen iyi olur. O sütlerden yoğurt ve devamında ayran yapabilirsin.
Diğer şekerli şeyler çöp zaten.

çay, kahve, hatta demlediğin çayla meyveli ice tea bile yapabilirsin.
Ya da meyve sıkacağı alıp mevsim meyvelerinden meyve suyu üretmek.

gerçek süt al.
yoğurt yap, kaymak yap, kefir yap, süt yap.
hele ki yoğurdun tadı bambaşka oluyor evde yapınca.

meyveli süt yap. (muzlu, şeftalili, çilekli vs)

gerçek meyve suyu yap.

su ve maden suyu.

cam şişedeki sütler o kadar kötü değil. o kadar takılırsak mevcut sebzeleri de yiyemeyiz, hiçbir şey yiyemeyiz.

günün her saati içilmez belki ama, bira iç bence. neşelendirir, çekilmez hayatı bir an olsun unutturur. tavsiyem tuborg gold, beğenmezsen diğer markaları da deneyebilirsin. hepimiz ölecez, koy götüne rahvan gitsin.

yolda kavunun bilmem neyinden yapılan bir doğal içecek satan abiler var ya! işte onlara git. onlar sana doğru şeyi gösterecekler!

ben sade sodayı ve bilimum suyu seve seve ve güvenerek tüketiyorum.
çay kahve de.
kahveyi yaz günleri için buzla çırparak yapabilirsin.

aynı şekilde bir süredir içtiklerime dikkat ediyorum.

maden suyuna limon suyu ve bol buz katıyorum. süper güzel bir içecek oluyor. hatta neredeyse alkollü içecek gibi.

ikinci olarak da yine maden suyuna karışık meyve suyu (%100 meyve suyu) yine bol buz.

meyve suyu olarak %100 saf meyve suyu olanlar var ama bunlar "konsantre meyve suyundan" yapılıyor ve şeker değeri çok fazla. araya araya piyasada taze sıkılmış %100 meyve suyu da buldum. dimes'in ve birkaç markanın var.

şekerli/şekersiz hazır içecekler konusunda rahatsız olmakta çok haklısın. hayatı biraz belki zorlaştırabilir bahsettiğin gibi ama bir kaç iyi güvenebildiğin tarifin olursa ve bazı şeyleri zamanın oldukça önceden hazırlarsan, bu içecekler olmadan çok mutlu birşekilde yaşanabiliyor.

ben evde ice tea yapıyorum mesela. sevdiğim bi yeşil çay var. malesef türkiye de olmayan bir marka. ama fikir vermesi açısından tarifini yazayım.
kullandığım çay: bardak poşeti formatında portakallı zencefilli yeşil çay
1 yemek kaşığı şeker
yarım ila 1 limon suyu
bol soğuk su
bir kupa kadar kaynar suda 1 yemek kaşığı şekeri eritip içine 1 bardaklık poşet çay koyuyorum. iyice demlenince(göz kararı diyim ya da koklayarak anlıyorum ben acı olacağı noktayı), 1 litrelik şişenin içinde soğuk su ve yarım/1 limon suyu ile karıştıyorum.
(mümkün olduğunca önceden bu iş için soğuk su bulundurursan süreç baya hızlı olabiliyor. ya da çay, şeker karışımını önceden hazırlarsan mesela.)

çay olarak ille yeşil çay olmak zorunda değil tabi ki siyah çayla da gayet güzel oluyor. eğer demlenmiş çay varsa arta kalanından bile bu şekilde hazırlayabilirsin. ki 1 litrelik ice tea için sadece güzel renk verecek kadar çay koysan soğuk su, az şeker ve limon'la yine ferah bir içecek oluyor.

yeşil çayların bazıları çok kalınca acı olabiliyor. benim kullandığım çeşit çok acılaşmıyor. ama bir kaç denemeden sonra, tada tada ağzının tadına en uygun şeyi en pratik şekilde hazırlamanın yolunu buluyorsun. bi de üzerine bolca su limon ekleyeceğin için o kadar sorun olmuyor bardakta acı olması.

meyveli çaylarla da deneyebilirsin mesela yabanmersinli vs. çayla daha canlı renkli içecekler de hazırlayabilirsin. yabanmersinli çay, limon şeker biraz da portakal suyu olaiblir mesela. tabi portakal kalmadı artık ama işte zamanı gelince yapabilirsin.

çay dışında benim sevdiğim ama kahvenin agresifliğinden korktuğum için çok fazla yapmadığım buzlu kahve yapabilirsin. soğuk süt ve instant coffee denilen tarzda kahve ve şekerle hazırlayabilirsin. dondurma vs koyarak baya fantastik içecekler hazırlanabiliyor. lakin hergün ya da sık içmek için yağlı bir alternatif.
meyveli sütler de güzel ama yağlı seçenekler. benim favorim çilekli süt. olgun çilekle yapınca çok az şeker yetiyor.

evde hazırlayabileceğin en sağlıklı seçeneklerden biri tabi ki ”mevsim meyvelerinden”, evde sıkılmış meyve suyu. tabi sık tüketimde onlar da çok kalorili. kilona dikkat ediyorsan vs diye belirtiyorum.
portakal suyu, 1-2 dilim ananas ve tat verecek kadar zencefil çok güzel oluyor bu arada, tavsiye ederim.

bunlar dışında maden suyu ya da su içine limon katarak sıfır kalorili ve pratik seçenekler üretebilirsin.

meyvenin kalorisi,sütün yağı dışında, nerden geldiği vs (tabi ki su ve çay için de benzer sorular) de muamma tabi. o yüzden tükettiğin ürünlerin nerden geldiğini araştırman önemli ve hiç birinden çok fazla tüketmemeye çalışman. çay'ın fazlasının zararlı olabileceğini duyarız arada. yukardaki tarifte verdiğim gibi 1 litreye 1 bardaklık porsiyonla hazırlamak vs göreceli olarak daha sağlıklı olabilir.

evde yoğurt yapmak yazmış birisi. kesinlikle tavsiye ediyorum, değiyor. uzun zamandır yoğurt almıyoruz eve. evde yapınca hazırlardan çok daha lezzetli oluyor ve hata yapınca peynir oluyor vs yine değiyor.

Unkle.

@Shangrilla $imdi onu test ediyodum, Numb'taki zevki ya$atmiyor (:
UNKLE da olmaye..

Sen şimdi Mysterons deyince benim aklıma Deer Stop geldi. O da haliyle Goldfrapp'i getirdi arkasından. Felt Mountain albümünü deneyebilirsin mesela.

pati yang
flunk

27 var güzel ama portishead e göre daha böyle huzurlu. -ayrıca hydrahead den (*records) çıkıyor :) -
zero7 var daha chillout gibi.

sanırım portishead gibi derken, biraz rahatsız birşey istiyorsunuz(?)
crustation var portishead e benziyor. 90 larda tek albüm(bloom) çıkarmış bi grup.
lamb i de severim ben. ıptıs lar çıldırınca bazen idm e de benziyor gerçi lamb. ama vokalleri falan da ph'e benziyor.
hooverphonic i sevebilirsiniz. ben çok bilmiyorum. ama "mad about you" ve "you hurt me" şarkıları güzel.

mysterons u bilmiyodum. last fm den dinledim şimdi. sakin sakin.. bana four tet i anımsattı. onu beğenebilirsiniz.

bir de mike patton a bağlamadan olmaz. mike patton ın da lovage adında bir adet trip-hop grubu var. "how to make love to your old lady by" adında bir albümleri var. instrumental versiyonu da var internette.

son olarak, pek benzememekle beraber;
bonobo var, downtempo gibi
martina topley-bird tricky nin vokallerini yapıyormuş
belleruche, geçenlerde türkiye ye geldi, nu-jazz gibi.
iyice alakasız olarak ta wax poetic var. ilhan erşahin in nu-jazz projesi. norah jones un olduğu albümü(wax poetic) tavsiye ederim.

edit: mysterons diye şarkısı olduğunu bilmiyomuşum portishead in. ben last fm den grup olan mysterons u dinledim.. ama o da güzelmiş.

en kolay amazon'dan bulabilirsin sanırım albüm kapaklarını. program bulursan bana da haber ver.. zira benim de mp3'de albüm kapakları kimisinde var kimisinde yok. ama bilgisayarda dosyanın albüm kapak fotosu var gözüküyo.
anlayan beri gelsin...

kapak için iki alternatif buldum.
tr.wikipedia.org

cdcovers.to

program için arayışlar devam ediyor.

imaj bulmak için: www.cdcovers.cc

albüm kapakları için google images'te: "albüm adı front cover" şeklinde bir arama yaparsan sonuçsuz kalmazsın.

bunları mp3lere eklemek için de windows media player'ından tut, winamp'e, itunes'a kadar bütün medya oynatıcılar işine yarar. diğerlerinde nasıl bilmiyorum ama ben itunes'da bu işlemleri çok rahat yapabiliyorum.

www.unrealvoodoo.org

Bu program albümün cover art'ını buluyor, bulduğu resmi mp3'lere topluca gömebiliyor, ya da kendi bulduğunuz resmi gömebiliyorsunuz, isterseniz şarkıların bulunduğu klasöre ayrı resim dosyası olarak da koyabiliyor. Nefis yani.

last.fm de bulabilirsiniz albüm kapaklarını:
www.lastfm.com.tr

itunes + iart ile paşalar gibi halleder tum istedigini.

tavsiyeler için çok teşekkürler. itunes olayına yumulmak lazım. media player ve winamp ta yapıyor bu işleri ama bazı cover lar gözükmüyor.

tam olarak hangisini istediğini bilemedim. direkt ted'le igili istiyorsan crimelibrary.com'da şöyle bir belgesel var ama bulup da indirebilir misin bilemem:
Unabomber: The True Story (TV Docudrama) with Dean Stockwell, 1996 Steve White Entertainment

Fark etmez, ama oncelikli olarak ted ile ilgili olsa super olur. Yok ben sadece bu olaya/kisiye atifta bulunulan filmler biliyorum diyenler de kabulumdur. Hayir ben onu da bilmiyorum ama sanayi toplumunu elestiren, bilimi ve teknolojiyi insanligin sonu olarak goren baska filmler biliyorum diyenler de kabulumdur.

Unabomber nedir diyenler surdan bakabilirler: en.wikipedia.org

national geographic te unabomber hakkında bir belgesel vardı geçenlerde. national geographic belgeseli diye arayabilirsin sanırım?

bi de criminal minds(dizi) ın bir bölümünde de bahsediyorlardı unabomber dan. seattle da patlamalar oluyodu falan.

işinize yarar mı bilemedim?

bi de: film değil ama bant(dergi) ın 2 sene önceki bi sayısında unabomber ı anlatan bi yazı vardı.

www.imdb.com

eğer yazılı bilgi istersen, elimde türkçe ingilizce bir dosya mevcut.

bu arada ilgili criminal minds bölümü ikinci sezonun sekizinci bölümü olan empty planet'tır. çok güçlü bir bölüm değildir, kaczynski'nin eyleminin temel felsefesini sergilemekten uzaktır.

manifestosunun türkçe çevirisi de oldukça zayıf kalmaktadır kanımca. tamamını bitirmeyi henüz başaramadığım bir psikopatoloji raporu vardır ki internette açık olarak bulunmuyor sanıyorsam. criminal minds temel felsefesini bu rapor üzerine kurgulamış olsa gerek. unabomber'ın temelde sempatik işler yapmadığı, dünyayla ilgili, doğayla ilgili kaygılarının bulunmadığı ispatlanmaya çalışılmış bence. tabi tamamını okumak gerek.

Bende manifestosunun kaos yayinlari'ndan cikan cevirisi var. Bence gayet guzel bir ceviri olmus.. Tabi aslini bilmiyorum; sadece dilin kullanimi acisindan guzel olmus diyorum.

Bunun haricinde unabomber'la ilgili turkce bir kaynak varsa elinizde, alabilirim, iyi olur. :)

google'dan aratarak ahmaklar gemisi (hikaye) ve yaralanacağı yerden vur (makale - green anarchy) başlıklı yazılara türkçe erişebilirsiniz.

hemen 5 yıl sonrasına da reklam yapayım. şu anda yoğunlaşamasam da kendisini konu edinen bir araştırma yapmaktayım. bir beş yıl kadar sonra, türkçesini okuyabilirsiniz;) bir de eğer elim değerse bir kitap çevireceğim, türkçe'de şu ana kadar yayınlanan seri katilleri konu edinen kitapların en iyisi olacaktır. ben çevirene kadar bir başkası çevirmezse tabi. dosyalarım hazırdır, durmaktadır, beklemektedir. 5 yıl bekleyeceksiniz artık:)

Cok tesekkur ederim. Merakla bekliyorum calismalarinizi.. :)

maalesef halihazırda el altında bulunan kaynakların pek çoğu FBI bakış açısından hazırlanmış "yüzyılın manyağı" temalı çalışmalar. Kaczynski hakkında sağlıklı veriye ulaşmak çok zor.

youtube'u www.ktunnel.com ile açıyorum ben. bir dene istersen.

www.ninjacloak.com var bi de ktunnel gibi.

ktunnel falan uğraşmak istemiyorsan hotspot shield denen programı bir kere kurduktan sonra amerika'daymış gibi gönlünce gezebilirsin sayfaları...
(bkz: hotspot shield)

1 şişe şaraptan bir şey olmaz 1 şişe daha için.

bilinç kontrolünü yitirmek için de baya bir içmeniz lazım.bu konuda tekilayı öneririm.

sarhoş olmak bilincin ve bedenin kontrolünü yitimek değildir tabi ki. ayrıca yitirmeyin kontrolünüzü, bulduğunuzda eskisi gibi olmayabilir çünkü. en iyisi herşeyi tadında bırakmak.

iyi güzel demişsiniz de, 3 bira içtikten sonra midem bulanıyor. aynı şey şu an için de geçerli. su dahi içmek istemiyorum. bu bir problem midir?

insanimsi, eger istersen bu konuda biraz sohbet edebiliriz. pokercihocaefendi[at]gmail[nokta]com a email at.

Sarhoş olup olmadığınızı siz kendi kendinize biraz zor anlarsınız, yani size göre bilinciniz hep açıktır zaten :) (bkz: ben sarhoş değilim)

Bilincinizin durumu için etrafınızda ayık birileri olsun ki size bilgi versin...

crown ın söylediğine ek olarak: zaten 2 şişeyi de tek başınıza içmeyin bi zahmet. bilincinizi kaybetmek istiyorsanız yanınızda birileri olsun bari....

(bkz: tequilaboom)

ya want2die'ın dediği gibi geceyi hatırlamama durumunu istiyorum ben. mesela şimdi gece ne yaptım ne ettim hepsi bir bir aklımda. her anımda da ne yaptığımı niye yaptığımı biliyordum.
bir de tequilaboom deneyeyim bakalım.

şarap veyahut birayla sarhoş olmaya çalışmak kendinize işkence etmektir.
sarhoşluğa giden yolda bir iki genel parametre vardır,
birincisi vücut kütleniz, ne kadar fazla o kadar zor,
ikincisi, haliyle alkol miktarı
üçüncüsü, bu alkol miktarının ne kadarlık bir zaman diliminde metabolize olduğu.
şimdi tarifimize geçelim,
hızlı metabolize olması için boş mide alıyoruz.
sonra, almak istediğimiz esas bileşen alkol olduğundan, bunun konsantre bulunduğu bir içecek seçerek mesanemizi ve midemizi zitmiyoruz. (ha alkolle başka şeyleri zitiyoruz o ayrı)
içecek olarak %40ın altına düşmeyin. örn : tekila, vodka, viski, rakı.
bunları birşeylerle karıştırmıyoruz.
şimdi en önemli kısmı, her ne karışım hazırladıysak çok hızlı içiyoruz.
bu ilk seferde zor gelen şey olacaktır zaten. o yüzden hedefler koyarak kapasitemizi bulabiliriz.
mesela ilk hedefiniz çeyrek şişe (70likin) vodka shotlamak olabilir. içimi kolay vodka olarak gilbey's öneririm. (bir de allah için, sarhoş olmak için içiyorsanız güzel bir içkiyi heba etmeyin, ortakarar içilebilir ucuz bir varyantını alın, günah.)
shotlamak da şart değil aslında, ama yudum sayısı arttıkça içmek zorlaşabilir. takriben yarım şişeyi tükettiğinizde zaten kendinizle veya tanrıyla konuşmaya başlarsınız. daha da ileri gitmek de sizin tasarrufunuzda.
alkol komasına girmek için 2 büyüğü bu şekilde hızlıca bitirmek kafidir normal koşullarda. haliyle bunu göz önünde bulundurup, kendinize zararı modere tutmaya çalışın.
ÖNEMLİ : bu yazı sadece bilgilendirme amaçlıdır ve doğacak herhangi bir zarar okuyucunun sorumluluğundadır.

1 şişe şarap içip neden sarhoş olamıyorum diye düşünmek gün içinde sadece 1 dilim ekmek yiyip neden kilo alamıyorum diye hayıflanan insanları hatırlatan bir eylem

sarhoş olmak kontrolü yitirmek değildir aslında, kontrolü başkalarına bırakabilmenin güzelliğini fark etmektir. (kontrol delisi insanlar içn konuşuyorum, bunu böyle sorduğunuza göre sizin de böyle olduğunuz intibası uyandı nedense)
bu yüzden içki arkadaşlarla, sevgiliyle vs birlikte içilir. biri düşer, biri tutar. sonra tam tersi olur falan. bilincini yitirdiğin anlar genelde uykuya yenik düşme, daha doğrusu sızma dakikalarına tekabül eder. gerçi evet bi şekilde yürüyüp, üstünü falan çıkarabilecekken bunları hatırlamıyor olabilirsin ama bu uzak bi ihtimal. genelde bilincin kapandığında sızarsın.
bilincin kontrolünü yitirmekse sanırım düşüncelerinin farkında olmadığın yerlere gitmesi, konuşmada rahatlama vs gibi şeyleri sağlayan durum. bu da o kadar zor değil aslında. "geceyi hatırlamama"nın garantisini veremem.
tekila bu konuda bir numaradır. lhun'un anlattığını söyleyecektim bende direk, ne kadar içtiğin kadar önemli olan bunu ne kadar sürede içtiğin. ve ek olarak nerde içtiğin de çok önemli.
mümkünse yüksek müzik olan bi yere, yanında insanlarla birlikte git. bu iş için ayıracağın bir miktar paranın olduğunu varsayıyorum, zira dışarda tekila diğer içkilerden pahalı.olanağın varsa şişe açtır, kalanını götürebilirsin :)
neyse tekilaya başla, şahsi tavsiyem tuz-limon-tekila'dır sırasıyla. bir buçuk saatte 10-13 shot falan içersen hem beden kontrolünü hem bilinç kontolünü kaybedebilirsin. bu arada eğer seviyorsan dans etmeni, hiç olmadı ritmle birlikte sallanmanı önericiim, tekilayı oturarak içersen pek bişey anlamazsın, kalktığında dünyan şaşar kusarsın falan hiç gerek yok böyle şeylere. yok ayakta duramam dersen arada, 10 dakikada bir falan kalk en azından. sarhoş olmak için bu iyi bir yöntemdir.
ayrıca, içtiğiniz şeylerin midede yarattığı problemler içki kültürünün ve geçmişinin gelişmiş olmamasından öte anlamlar içerebileceğine dikkatinizi çekerim. tekila, rakı, vodkanın dibini görmeden kalkmayan biri olarak ben, şarap içemem mesela. gastrit, ülser vs gibi mide problemleri mayalı içkileri kabul etmiyor. bu yüzden şarap ve birayla kendinizi zorlamanın manası olmayacağı gibi, farklı problemler yaratabileceğini de belirteyim dedim. ayrıca rakının bu anlamda ilaç niyetine içilebileceğini de söylemeden geçemiyciğim.

Tek başına, evinde ve oturarak içiyorsan sarhoş olman daha uzun zaman olur. Çünkü konuşmadığından ve hareket etmediğinden alkolün kana karışma süresi uzar. Dikkatini çekti mi bilmem ama tekelle aynı kalitede bira satan yerlerde evde içilenden daha az içmene rağmen daha hızlı çarpar. Bir şişe cumartesi ile sarhoş olman biraz zor.

Sarhoş olmak ne dersen, değişir. Şöyle ki içer içer içersin ama gayet bilincin açıktır. Doğru dürüst yürüyebilmektesindir, sallanmamaktasındır. Ama ağzından normalde etmeyeceğin laflar çıkabilir hatta normalde asla aramak istemeyeceğin birine gecenin köründe mesaj çekebilirsin. Ardından da evine gidip bir şey olammış gibi mışıl mışıl olursun. Sabah kalktığında ise ne bok yedim de attım o mesajı dersin. Bu durumda beden kontrolün yerinde ama bilinç değilmiş demek ki. Sarhoş deyip dememek sana kalmış.

Öbür türlüsünde de kusup duran ama yeni içkiyi reddedip evine gitmek isteyen bir örnek koyalım. Görünüşe göre daha sarhoş ama aklı yerinde. Anlayacağın vücut ve akıl sarhoşluğu biraz birbirinden ayrı. Yok ben her türlü kafayı güzel edecem diyosan şarapla uğraşma aç bi 70'lik rakı; illa ki güzel olursun. :-)

Ha bu arada madem şaraba başladın, yatmadan önce bol bol (yarım litreden az değil) su iç ki sabah kalktığında su kaybından başın deli gibi ağrımasın... ;-)

altın değerinde bilgiler ve tavsiyeler için teşekkürler. açıkcası içkiyi fazla sevmiyorum fakat ahandanick'in de değindiği gibi kontrol sorunları yaşıyorum.
şarabı ucuz olduğundan tercih ediyordum. bundan sonra 3 şişe şarap yerine bir şişe rakı, olmadı votka alırım.

Bir zamanlar Kadıköy'de, Rex'in biraz aşağısında "Craze" diye bir yer vardı. Hâlâ var mı bilmiyorum ama, orada oluyordu böyle şeyler.

ama işte "böyle şeyler" çok genel. metal grubu t-shirt leri her yerde var. ben daha az bilinenlerden arıyorum.

hammer müzik'te var sanırım, özel olarak t shirt için gidip bakmadım ama web sitesine koymuş, www.hammermuzik.com
pig destroyer stokta kalmamış, nasum verelim.

İnternetten yüksek çözünürlükte resmi çekiyorsun, Beşiktaş'ta eski Tansaş'ın oradaki ozalitçilere gidip siyah t-shirt'e basmalarını istiyorsun. Basit..

karantinaya aldigi dosyalari bi klasorde tutuyor sanirim. google dan aramaya erindim.

geri yükle bölümünden dosyayı buluyorum. yanında "karantinaya alınan" yazıyor. dosyayı seçip geri yükle diyorum. yanında bu sefer "geri yüklenen" yazıyor. ama dosyayı açmaya çalışınca dosyaya erişim engellendi diye alert çıkıyor. sonra aynı yere geri dönünce yine karantina da gözüküyor. ne yapabilirim?

asp dosyalarini taramasin. xss korumasini da kapat.

ignore this file gibi bir şey de olabilir belki.

belli bir türü arama ya da bu dosyayı ignore et gibi bişey bulamıyorum... mcafee kullanmayı bilen yok mu burada?

sütten yapildigi icin bozulmasi daha kolay ve tehlikeli olabilir. bunun yerine ücgen peynir ya da eritilmis peynir alabilirsiniz. oda sicakliginda daha uzun süre muhafaza edebilirsiniz.

peyniri kendiniz satın alıp buz dolabına koymalarını söyleseniz olmaz mı?

@n v13c: sordum, izin vermediler mutfaktaki buzdolabını kullanmama.

evet mecbursun, soyle ki:
peynir ve yogurtun uretiminde yararli bakterilerin rolu oldugundan eger sicak bir yerde durursa bu bakteriler cosarak cogalacagi icin peynirinin omrunu 1-1.5 gune cekersin. bakteriler sicagi severler ureme ortami icin ideal kosuldur. sut ve sut urunlerinin soguk bir ortam da tutulma nedeni baskin olarak bakterilerin uremesinin engellenmesi oldugu icin buzdolabinda tutman gerekir. aksi halde kokar, hadi onu da gectim zehir olur o besin, uzun sureli disarda saklayamazsin.

duzeltme:imla

havalar soğuyor artık. pencereniz falan varsa güneşten ve yağmurdan etkilenmeyecek şekilde paketleyip dışarıya asabilirsiniz.

@mrtksn: hayvan tuzlu yapip, suyunu manyak suzdurerek oluyor abi o olay. salamura yani bildigin. kaynar suda bekletip yeniyor. adiyaman peyniri mi ne oyleydi saniyorm. mersin'de de var.

@ mrtksn
nerede o eski peynirler ?

ayrica ortam kosullarindan mutevellit baska saklama imkani yok gibi gozukuyor sevgili luin 41 in.

hiçbir yol olmazsa günlük kullanacağınız kadar peyniri marketten alsanız?

kaşar cinsi peynirler daha gec bozuluyor sanki disarida kalinca. az az alip hemen tüketmek en iyisi.

gizlilik ayarlarından arkadaşınız olmayanların mesaj atmasını engelleyebilirsiniz... arama bölümünde altta.

ya yaptım ama denemek için yeni bi hesap açtım ve kendimi arattım yine profilime tıklanabiliyor ve yine mesaj gönderilebiliyor. çözemedim.

yeni hesabı nasıl açtınız. fake hesap açılabiliyor mu facebook'ta?

niye açılamasın? tamamen başka bir adam gibi kafadan isim sallayıp istediğin kadar hesap açılır. bunun önünde ne gibi bir engel olabilir ki? nüfus sureti, ikametgah, imza sirküleri falan vermiyoruz ki facebook'a.

settings
privacy settings
search
how can people contact you

Use the settings below to control how people who can’t see your profile are allowed to contact you.

*See your picture
*Send you a message
*Add you as a friend
*View your friend list

seceneklerinden "send you a message" kismini isaretlemedigin surece arkadasin olmayan insalar mesaj atamaz. bu seceneklerin ustunde de aramalarda kimlerin gorup kimlerin goremeyecegini belirleyen siklar var.

Bilgisayarım--> Araçlar--> Klasör seçenekleri--> Görünüm--> Bilinen dosya uzantılarını gizle

Kutunun onayını kaldırırsan tamamdır.

sanırım bu aradığım cevap değil? formatları görmeyi değil o formatı nasıl oluşturacağımı sormak istediydim.

playlist'imi ".ink" formatı ile kaydedip imeem'e yükliyecem,bundan bahsediyorum

.lnk kısayol dosyası uzantısıdır.
kısayolunu oluşturmak istediğiniz dosyaya sağ tıklayıp> kısayol oluştur diyerek yapabilirsiniz.
ama sadece kısayolunu yüklediğiniz dosya çalışmaz.
kısayol sadece o dosyaya linktir.
hatta benim de yıllardan sonra az önce farkettiğime göre; ink değil zaten uzantı da lnk imiş.

rammstein: du hast, mann gegen mann, te quiero puta, spieluhr, spiel mit mir, engel (daha çok sayarım da yeter şimdilik =))

farkettiniz mi bilmiyorum ama bu grupların pek bi tematik bütünlüğü yok...

nirvana, radiohead, slipknot, kiss nasıl aynı listede olacak bilemiyorum.

çoğunu dinlemiyor olmakla bildiğim şarkıları var öyle yardımcı olayım:

metallica - enter sandman
nirvana - smells like teen spirit
nirvana - come as you are
nirvana - lithium
nirvana - where did you sleep last night (?) (my girl)
led zeppelin - stairway to heaven
radiohead - paranoid android
radiohead - just
radiohead - idioteque
coldplay - clocks
coldplay - don t panic
coldplay - god put a smile upon your face
guns n roses - sweet child o mine
guns n roses - knockin on heavens door
kiss - i was made for loving you
opeth in damnation albümü popüler (herhangi birini seçebilirsiniz)
opeth - in my time of need
opeth - to rid the disease
slipknot un people=shit diye bi şarkısı vardı.
korn - adidas
korn - word up
korn - blind
soad(sux) - bounce
soad - fuck the system
rage against the machine - calm like a bomb
ratm - bullet in your head
ratm - killing in the name of
ratm - freedom
ratm - testify
ratm - wake up
him - i suck so hard
rammstein - bück dich
rammstein - "du hast", "ich will", "Los"

dediğim gibi en popüler şarkılarını yazdım. ama en güzel şarkıları olmayabilir.(ya da grupların hiç güzel şarkıları olmayabilir.)

liste yapma konusunda: musicIP mixer diye bi program var onu önerebilirim.
bilgisayarınızda şarkıları akustik özelliklerine göre analiz edip, şeçtiğiniz şarkıya benzeyen şarkılardan liste yapıyor. tabi yukardakilere ne yapar bilemiyorum
(bkz: musicip)
www.musicip.com
www.musicip.com

genel bir anket yapmak istiyorsan eger, sana en iyi cevabi last.fm verecektir.

www.lastfm.com.tr

metallica - master of puppets, seek and destroy, one, creeping death, nothing else matters
ac/dc - highway to hell
jimi hendrix - voodoo chile veya child hatırlamıyorum
nirvana - smells like teen spirit
iron maiden - fear of the dark
megadeth - she wolf geldi benim aklıma
children of bodom - everytime i die
slipknot - duality, before i forget, people = shit, wait and bleed, vermillion
korn - freak on a leash, fuck that, thoughtless, counting on me
system of a down - fuck the system, chop suey, psycho, sugar


benden bu kadar.

megadeth: tornado of souls,in my darkest hour,trust,a tout le monde,holy wars the punishment due,hangar 18,symphony of destruction.

iron maiden: wasted years,the trooper,wasting love,afraid to shoot strangers

volbeat - the human instrument

slayer : raining blood, black magic , in the name of god , angel of death , south of heaven , epidemic , dead skin mask

manowar : kings of metal, hail and kill , fighting the world , wariors of the world unite , heart of steel , metal warriors , brothers of metal

megadeth : family tree , a secret place , lucretia- gizli kalmış kimsenin sevmediği fakat benim bayıldığım şarkılardır-

ozzy : crazy train , goodbye to romance , mama I'm coming home , mr crowley , mother nature (relevations) bonus: randy rhoads - dee

deep purple : lazt , stormbringer , sometimes i feel like screaming , well dressed guitar , perfect strangers , hush , daha coook var

scorpinos : edge of life , humanity hour I -tüm albüm - , rock you like a hurricane , winds of change , holiday , still loving you , alien nation

ekstra olarak, jorn lande tüm albümler , vokal yaptıgı her albüm.
psychotic waltz , deadsoul tribe , wasp , dio
bööyle gider , çok geniş bi konu

kiss; i was made for loving you, lick it up, shock me
deep purple; demon's eye, highway star, fireball, soldier of fortune, smoke on the water
dream theater; lie, ytse jam, space dye vest, Metropolis Pt. 2- Scenes From A Memory albümünün tamamı
motörhead; ace of spades, stay clean, overkill, bomber, you better run, one short life
scorpions; fly to the rainbow, fly people fly, polar nights
judas priest; painkiller, sinner, revolution, a touch of evil
megadeth; sweating bullets, she-wolf, hangar 18, trust
iron maiden; the clairvoyant, the trooper, 2 minutes to midnight, flash of the blade, aces high, alexander the great
ac/dc; you shock me all night long, jailbreak, highway to hell, tnt
jimi hendrix; fire, little wing, driving to the south, red house, three little bears, hey joe
led zeppelin; rock'n roll, you shock me, black dog, how many more times, dazed and confused, kashmir, baby i'm gonna leave you, whole lotta love

balık vermeyeyim, balık tutmayı öğreteyim;

limewire, ares vs. açın. grup adını yazıp aratın, en üst sırada gelen (yani en çok kişide olan) şarkılar otomatik olarak o grubun en popüler şarkıları oluyor zaten..

elektro-outwork

arkadas eksiduyurunun en cok sorulan sarkisi bu!

radiohead - just

sanki

Elektro-outwork değil. Ne alaka abi, dediğim yeri mi iyi anlatamadım. İlk 25 saniye ve son 30 sn çalıyor. Son 30 saniye çok belirgin. Videoyu 2:05'ten sonra izleyin ve dinleyin hatta.

Just'ın girişini andırıyor ama değil.

Oceans Twelve - 165 Million Plus Interest (Into)The Round Up

getir.net

Çoook teşekkürler.

yanlis anlamisim elektro 25inci sn den sonra basliyor :)

anti-virus programi avg mi?

yok hayır avast var.

avg, avast ben karistiriyorum ikisini.

hah! o yuzden olabilir diyecektim. kapatip bir de öyle dener misin?

başka bir web browser deneyin firefox olabilir opera olabilir

haydaaa, firefox 2 kullanıyorum. microsoft explorer da çalıştı evet, yok bi aksilik. e iyi de şimdi illa firefox 3'e mi geçmem lazım ki. ya da başka bi browser dan devam etmem.

bu arada avastı kapatıp denedim, hiç bir değişiklik olmadı.

bilgisayarınıza virüs bulaşmış belliki. virüs taraması yapın sonra da kullanmadığınız zaman buzdolabına koyun, inek...

böyle sorunlar çoğu zaman web browserdan kaynaklanır mesela ben opera kullanıyorum sözlükte bazen hayvan arama yerine basamıyorum bazen mesaj linkini kopyalayamıyorum(bu halen devam etmekte) ama firefox 3 te çalışıyor ya firefox 3 yada opera 9.50 öneririm.

@urubitanga, ya sen ne terbiyesiz bi adammışsın. allah belanı vermesin! virüs bulaştıysa senden bulaşmıştır kesin. yıkıl lan karşımdan. gönderme bana öle abuk subuk dosyalar falan.

genelde böyle şeylerin nedeni bu olduğu için soruyorum: CTRL + F5 denediniz mi?
ya da browser ı kapayıp açtınız mı?

Bu soru daha önce dafalarca soruldu. Aynı sorundan bir ara ben de muzdariptim. efenim eğer real player ın son güncellemlerini kurduysanız oradan kaynaklanmakta sorun(ki soruyu tamamen okumadna gönderiyordum az daha. real kurdum demişsiniz). kendisini kaldırınca çözülmüştü. Eğer illa real player kullanmanız gerkeirse eski sürümlerde kalmanızı tavsiye edebilirim.

mevzu real playermış,evet ya. kaldırdım her şey eskisi gibi. allah belasını versin onun da kabus oldu resmen. beni de mal etti helal olsun lan.

işletim sistemi ne ki?

bi ara adobe flash player'ın yeni sürümüyle alakalı bi problem vardı. aynı problem olabilir. google'da araştırma yapmanızı tavsiye ederim.

araştırma yapmak zor geliyosa, önce bi uninstall edip tekrar yüklemeyi deneyebilirsin. uninstall etmek için adobe'nin uninstaller'ını kullan. linkini verdim.

www.adobe.com/support/flashplayer/downloads.html#uninstaller

aynı sorun bende de vardı... o kadar araştırmaya rağmen 2-3 ay çözüm bulamadım... en son geöçen haftalarda düzeldi kendi kendine... flash ile doğrudan alakalı birşey olduğunu sanıyorum.

bilgisayar kapanınca düzelmiş. ama niye olduğunu anlamadım. vidyo izlerken bi anda ses gitti.

forgotten hopes: win XP SP2

süresi dolduktan sonra 3-6 ay gibi bi süre eski sahibinden başka birisi alamıyo domaini.
o süre içinde kimse almazsa açığa çıkıyo. o zaman alabiliyosun.

yanlış bilmiyosam, whois sayfalarında domainin o anda hangi aşamada olduğu falan da görülebiliyo.

.com .net .org gibi uzantilara sahip domainler uzerinde hak iddia edemez zira bunlar ilk gelen alir mantigiyla satilir.

suresi dolan domainler ise bildigim kadariyla 3 ay kadar bir sure daha isim tescili yapilan firma tarafindan askida tutuluyor. bu sure de a$ilirsa eger domain du$uyor.

(bkz: redemption period)

@ n v13c, dengesiz pamuk, alwaysdrunk,

teşekkürler cevaplar için.

farzedelim ki tüm aşamalardan sonra düştü bu domain. tescil firmalarının domainleri kendilerine geçirmeleri sık rastlanan bir durum mu ? yani bana kayıt ettirme şansı bile bırakmamaları mümkün mü ?

geçen sene bir proje için bizim türk şirketlerinden birine domain sorgusu yaptırmıştım -boştaydı, hatta o zamana kadar hiç kayıt edilmemiş. 2-3 gün sonra almak için sorgulattığımda domain kayıt edilmiş. büyük ihtimal tesadüftü ama insan kıllanmadan edemiyor. (yurtdışı menteşeli büyük bir firma bu konuda baya bi ün salmış hatta, hangisi unuttum)

gökten domain yağsa bana sedo parklısı düşer diyerekten huzurlarınızdan şimdilik ayrılıyorum :)

söz konusu alan adi 99 yili tescilli ve bu zamana kadar duruyorsa, google'de sIk aranip sIk ziyaret ediliyorsa almalari kuvvetle muhtemel.

senin yasadigin olay benim de sürekli basima geliyor. bi whois cekiyoruz bosta oluyor, iki gün sonra bir bakiyorum domaini almislar.

söz konusu adresin alexa sırası 3 ay öncesinde 15 milyonlardayken, şimdi 9 milyonlara düşmüş. 3 ayda büyük bi gelişim göstermiş nedense.

domain konusu açılmışken aklıma geliyor,

bir domainin fiyatı neye göre belirleniyor. alexa sırasına göre mi ?

gene geçen sene bir domain sorgusunda başarısız oldum. fakat site üzerinde bir sürü domain adı sıralanmış ve satılık olduklarını yazıyordu. cep telefonun bırakmış. (türkiye içi) neyse telefon ettiğimde durumu izah ettim ve aldığım cevap karşısında dumura uğradım ; "sahibi 250bin dolar istiyor" dedi adam. cevap veremeden kapattım. şimdi tekrar baktım bu sefer karşılarına fiyatlarıyla beraber yerleştirmiş. 35bin dolar yazıyor.. 1 senede ne oldu da fiyat bu kadar düştü. yoksa atlas deneyi mi ?

domainin süresi dolduğunda + 40 günlük bir redemption period süresi başlar.
ancak domain jenerikse bu domainler direkt olarak düşmez. açık arttırma sitelerine giderler. örnek godaddy.com da kayıtlı bir domainse bu tdnam.com sitesinde açık arttırmaya çıkarılacaktır. godaddy bu 40 günlük redemption period süresinin dolmasını beklemez. 10 gün sonra açik arttırmaya çikarir. Eğer ki açık arttırmada alabilirsen bile 40 gün süresi dolmadığından eski sahibi "renew" etme hakkına sahiptir. Kısaca domaini kazansan bile sessiz kalmalısın eski sahibi uyanmamalı 40ının çıkmasını beklemelisin. Tabi godaddynin yan kuruluşu olan tdnam sadece godaddyden düşen domainleri alabiliyor kısaca iyi bir "domain kapma" şirketi değil. Unutmayalım ki her halükarda her domain açik arttırma sitelerinin elinden geçer öyle direkt boşa düşmez. Ancak açık arttırma sitelerinde bu domainlere rağbet gösterilmezse o zaman direkt boşa düşer. Yine tdnamda açik arttirmada satılmayan domainler firesale bölümüne gonderilir, 5 dolardan satılır + 9 dolar ödersin 14 dolara gelir. Sana tavsiyem şu olacaktır. Eğer bahsettiğimiz domain senin için değerliyse, ille de almam gerekiyor diyorsanız. Domaine whois çekin hangi registrarda kayıtlı olduğunu öğrenin godaddy ise registrar hiçbişey yapmayın. Sürekli tdnam.com a girip o bahsettiğiniz domaini search edin açik arttırmanın bitmesine son 10 dakka kala teklifinizi verip almayı deneyin. Registrar godaddy değilse snapnames.com ve namejet.com adreslerinden birer üyelik alın bahsettiğiniz domaini namejetten backorder edin. Snapnames te ise domainin statüsü "available soon" olarak göreceksiniz ordanda backorder edin. Snapnamesin ücreti 59$ namejetin ücreti ise 69$ dır. Ne yapmış olduk eşşeği sağlam kazığa bağladık snapnames veya namejet ikisindende backorder ettik. Bu iki firmada ödemeyi domaini sadece kazanırsanız yaparsınız. Yani cebimizden henüz para falan çikmadi sadece ben bu domaini almak istiyorum gibi bir talep gonderdik bu iki dev açık arttırma sitesine. Tabii ki bu iki firmayada üye olurken sizden direkt kredi kartı bilgilerinizi girmenizi isteyecektir. Güvenle verin kredi kartı bilgilerinizi bu iki firmada sağlamdır. Kredi kartı bilgilerinizi önceden istemelerinin sebebi eğer domaini kazanırsanız "yok ben almıyorum vazgeçtim" olayı yapmamanız için önlemdir. Diyelim ki domain snapnamese düştü. Yani snapnames domaini kaptı. 2 3 saat içerisinde açık arttırma başlayacak ve 3 gün sürecektir. Eğer bu 3 günlük period başlmadan evvel backorder eden kişi sadece sizseniz domaini direkt 59 dolardan kazanmışsınız demektir. Yok sizden başka kişiler varsa o kişiler ve siz arasında bir "kapalı açık arttırma" yapılacaktır. Bu açık arttırma sadece önceden backorder edenler girebileceklerdir. Aynı şey namejet.com dada geçerlidir. Tdnam.com veya godaddy.com dan kesinlikle backorder yapmıyoruz. Godaddy direkt olarak backorder ücreti olan 18$ ı kredi kartınızdan çeker. Ve tek backorder eden kişi siz olsanız bile domain açık arttırmaya gidecektir. Açık arttırmada 18 $ la "high bidder" siz olursunuz. Kısaca godaddyden backorder yapmak ultra saçma bişeydir. Tek backorderı yapan siz olsanız da olmasada açik arttırmaya gidiyor ne işime yaradı ki bu? Ayrıca açık arttırmada biri sizi yerse yani çekilmek zorunda kalır arttıramazsanız ödediğiniz 18$ da yine boşa gitmiş oldu. Eğer domain godaddy registrarlıysa tdnam.com dan yıllığı 5$ olan bi üyelik alın. Ve tdnama açik arttırmaya düşmesini bekleyin. Tdnam.com çok saçma bi açik arttırma sitesidir. Kapalı usül açik arttirma yoktur. Örneğin snapnameste sadece önceden backorder yapan kişiler arasında açik arttirma sürerken tdnamda son saniye alakasız bir kişi domaini görüp beğenip açık arttırmaya katılabilir kısaca kötü. Örneğin ben bodrum.org u 4 ay takip ettim sonunda malesef godaddyden tdnam.com a düştü. 1100$ a kadar çiktim ve 1300 dolara bir yabancı satın aldı. Oysa snapnameste olsaydı bu artırma önceden backorder eden kişiler sayılı olacağı için şansım daha yüksek olacaktı.

çok jenerik ya da çok hit alan bir domainse süreç sonunda satışa çıkarmadan firmanın ilgili domaini kendine saklaması gibi bir durum da söz konusu olabilir diye biliyorum şahsen

@crystalsoul,

ayrıntılı bilgiler ve taktikler için çok teşekkür ederim. allah klavyenize zeval vermesin :)

verdiğiniz bilgiler doğrultusunda, internet üzerinden biraz daha detaya inmek istedim. anlaşmalı yazmanlar listesine ulaştım blogun birinde.

( blog.domainlabs.eu )

bizim ki ne snapnames ne de namejet listesinde var. "pool.com" havuzuna düşmüş. eğer ki belirtilen listeler doğru ise. orada prodesür nasıl işliyor görecez.

tekrardan teşekkür ederim. aynı şekilde "divit" ve "reeper redeemer"a da.

evet want2die o yonden dusunursek bir suru zararli sey var ama ben ozellikle bunu soruyorum

heh bazıları da "dişisini kıskanmayan tek hayvan" olduğu için diyor. mantıklı gelmiyo. tabi pislik yeme huyu vs de var, pis hayvanmış domuz.

sigara mekruh diye biliorum bi de.

sağlıklı sağlıksız kısmını bilmem ama, bir yasak sadece allah'ın emirlerine ne kadar iman edildiğinin görülmesi için de konulmuş olabilir (tam ifade edemedim kendimi). mesela hz. adem'in cennetten kovulmasına sebep olan elma hz. adem'e yasaktı ama bize elma haram değil şu anda.

bir not: bu yasağı açıklamak isteyen bazı kişilerin "domuz dişisini kıskanmaz" veya "domuz pislik yer" gibi sebeplerden dolayı domuz etinin günah olduğunu ileri sürmesi, onların da bu yasağı insan mantığına uygun bir çerçeveye oturtmak istemesindendir (bu argümanların doğruluğundan bağımsız olarak). halbuki bu yasakta sözkonusu olan, elma örneğinde olduğu gibi insanın nefsinin sınanmasıdır muhtemelen.

diğer bir not: bu meselenin "bug" olup olmadığı bakılan açıya göre değişir takdir edersiniz ki. bir müslüman buna "allah'ın hikmetinden sual olunmaz" veya "belki bugün bilmiyoruz ama ileride başka bir zararı ortaya çıkabilir" gibisinden cevaplar verebilirken müslüman olmayan bir kişi bunu sebepsiz görerek saçma bulabilir. yine aynı şekilde "dinde mantık aranmaması" da cevaplanabilir ("her şeyin bir sebebi vardır").

Din de mantık aranmaz sözü tam buraya göre bence. 704 ün söylediği tam olarak acıklıyor bence olayı tabi bizim gibi mazeret arayanlar icin pis bir hayvanın secilmiş olma olasılığıda yüksek.

(bkz: islam dinindeki buglar)

Konuyu sadece sağlık yönüyle ele almamak gerek. Misal Çin'de domuz, kedi, köpek, börtü, böcek ne varsa yiyorlar, e hadi buyrun bakalım adamlar tavşan gibi çoğalmakta, sağlıklar yerinde maşallah.

Bir de bu yalnız İslam'a ait bir yasak da değil; (bkz: kosher).
Bu konuda yetkili bir ağız olmamakla birlikte yamulmuyorsam; "şunlar şunlar(domuz eti, vs) haram"dan ziyade "şunlar şunlar helaldir" şeklinde tarif edilmekte ve o tarifin dışındaki hayvanat haram kabul edilmekte ki domuz da bunlardan biri, kedi de köpek de...

(bkz: yamuluyorsam düzeltin)

"Allah, size ancak leş, kan, domuz eti ve Allah’tan başkası adına kesileni haram kıldı." (Bakara Suresi)

bu ayete yakın başka ayetler de var, ve yeni haram yiyecekler katmıyorlar. zaten helaller sayılıp kalanlar haramdır dense helal listesi bitmezdi.

kedi-köpek konusu da yöresel alışkanlıklara bağlı gibi duruyor bu ayet ışığında.

@704
Ben bir çift toynak kriteri duymuştum("çift toynak kriteri" komik oldu ya neyse), domuzun özellikle belirtilmesindeki neden bu toynak kriterine uyması olabilir mi?

De ki: “Bana vahyolunan Kur’an’da bir kimsenin yiyecekleri arasında leş, akıtılmış kan, domuz eti -ki o şüphesiz necistir- ya da Allah’tan başkası adına kesilmiş bir (murdar) hayvandan başka, haram kılınmış bir şey bulamıyorum. Fakat istismar etmeksizin ve zaruret ölçüsünü aşmaksızın kim bunlardan yeme zorunda kalırsa yiyebilir.” Şüphesiz Rabbin çok bağışlayandır, çok merhametlidir. (En'am Suresi, 145. ayet)

Allah, peygamberinden böyle söylemesini istiyor. Dolayısıyla İslam'a göre bunlardan başka haram yiyecek yoktur denilebilir (biraz iddialı oldu sanki ama hadi bakalım).

Toynak kriterini ise ilk kez duyuyorum. Ancak toynaklı hayvanlardan sadece domuz belirtilmiş. Buradan bir genelleme çıkarmak (bütün çift toynaklı hayvanlar haramdır gibi) pek mümkün durmuyor. ama bu uygulamanın temelinde ne var onu bilmiyorum. belki bir hadis olabilir veya islam alimlerinin ittifak ettikleri bir karar vardır (içtihat mı deniyordu?).


(aklıma takıldı da ekleyeyim dedim: Kuran'da içki, yiyecek grubunda değil, fal, kumar gibi diğer günahlarla birlikte anılıyor.)

@704
Hocam genellemeyi yanlış anladınız; yenilebilen memeli hayvanın çift toynaklı olması gerek. Bakarsanız müslümanların yedikleri memeliler çift toynaklıdır. Ancak domuz, hem memeli, hem çift toynaklı. Yani kritere uygun(gibi), "domuzun özellikle belirtilmesindeki neden bu toynak kriterine uyması olabilir mi?" derken bunu kastetmiştim. Yani kritere uygun göründüğüne bakmayın, yemeyin der gibi...

Bir diğer kriter de "geviş getirmek" olmalı diye biliyorum, da nerden biliyorum? İşte onu bilmiyorum...

tersten anlamışım kusura bakmayın.

bu çift toynak mevzusu kuran'da mı geçiyor? eğer öyleyse elbette dediğiniz gibi bir istisna sözkonusu olabilir. ama kuran'da geçmiyorsa zaten böyle çıkarımlara falan gerek yok gibi geliyor. ayetler gayet net zira.

belki bu çift toynak meselesi insanları kedi-köpek yemekten alıkoymak için ortaya atılmıştır (bunu şimdi uydurdum). muhakkak bu konular üzerine islam alimleri cilt cilt kitaplar yazmışlardır ama oturup araştırmak lazım.

şurada uzunca açıklanmış, kaynak diyanet.gov.tr imiş:

www.helal-gidalar.com

Ama uykusuzum, hepsini okuyamadım. Merak edenler bakar, ben de kalkınca bakarım artık...

late viper ın verdiği linkte, tepedeki sosisler domuz sosisine benziyo :)

tiplerden yola çıkarak: south african black metal falan diye arayabilirsiniz. gerçi south africa da bizden beyaz insanlar da var ama olsun.

nereli olduklarını biliyor musunuz? siz resmi nerden buldunuz? ya da en azından dosyanın adı neydi?
bi de black metal olduğuna emin misiniz?

metal-archives.com dan ülkelere bakarak deneyebilirsiniz.
bu arada, ben south africa ya baktım. hepsi bembeyaz insanlar. onun yerine meksika yı falan deneyebilirsiniz. :)
tabi amerikalı da olabilirler. bilemiyorum

:) bence bu resimdekiler şaka.

böyle bi film hatırlıyorum.

facebook'ta bi grupta vardı bu:) ormanlarımızı black metalcilerden kurtaralım gibi bişeydi

Evet şakaya benziyor bunlar, ciddi bişey olamaz =)
Yahu o değil ortadaki mazlum bakan eleman Müslüm gürses-Kirk Hammett karışımı birşey be...

arka soldaki prince e, arka sağdaki müslüm gürses bıyıklı bir kirk hammett a benziyor.
ön soldaki de gnarls barkley deki adama benziyo çok fazla. sağdakini bişeye benzetemedim.

saka degil. bu resmi daha once bir yerde (eski plak sitesi olmasi kuvvetle muhtemel) gormustum ama maalesef hatirlamiyorum.

ailenizin metalcisi geldi..

www.metal-archives.com

melodiyi dinletebilirsen yorum yapabilirim :)
chillout a benziyosa nu-jazz olabilir.
ya da belki downtempo, trip-hop(?), lounge...

hareketli bişey derken house falan olabilir. house gibi değilse ne biliyim deep house olabilir. techno olabilir(?). ambient e benziyosa ambient house ve ambient techno diye şeyler varmış.

grup ismi/şarkı ismi yazıyo mu?

Şaşırtmalı film arıyorsan Training Day'i önerebilirim. Ya da Fight Club'ı. Tabii hâlâ benden başka bu ikisini seyretmeyen kaldıysa :)

usual suspects iyidir,saw 1-2 falan da olabilir belki.dizi olarak da tabi ki csi serileri

fazlasıyla komplike diziler için Criminal Minds ve "Law and Order: Criminal Intent" i önerebilirim.

1.si fbi ın davranış analiz birimini konu alıyor. katilleri vs. profil çıkararak ve bi sonraki hareketlerini tahmin ederek buluyolar.

2.sinde zaten büronun adı major case detectives/squad falan gibi bişey. her bölüm karma karışık. bazen beyniniz yorulabiliyor. çok fazla olay oluyor. ama çok güzel.
dizi 8 sezon, yani bol bol yeter heralde.

bi de dexter var konusu sizin yukarıda yazdığınıza benziyor. daha fazla yazarsam spoiler olur heralde.

3 üne de kefilim :)

CSI serisini tavsiye ederim. Toplam 3 tane var. 10 sezonu geçer toplamları ki her bölüm ayrı bir mind blowing aksiyona sahiptir. İpucu vs gırla gitmektedir. Güzeldir kısaca. Bir de Bones vardı sanki onda da benzer konu daha zayıf işlenir. CSI fanı olduğumu belirtmeme gerek yok herhalde.

The Closer ve nispeten daha bilimsel bir versiyonu için ben de Bones diyorum:)

ilginizi çeker mi bimiyorum ama bence identity.şaşırtmalı,sürprizli falan.

l.a. confidentials hoştur

Medium adlı diziyi öneririm.

nueve reinas

traveler kesinlikle. 8 bolumluk mini dizi gibi.

prison break

ama benim gibi 3 > 2 > 4 > 1 diye gitmelisin sezon olarak.
inan, daha gizemli ve sürükleyici oluyor böyle izlersen...

not: 4. sezon yeni başladı, 1 ve 2. bölümler yayınlandı henüz.

Monk! Monk! Dedektif Monk adlı dizi tarifinize çok uygun. İzleyip de sevmeyene rastlamadım ayrıca. Klasik dedektiflik dizileri gibi kasvetli değil, oldukça eğlencelidir ayrıca.

(bkz: 11:14)

....
yukarıda yazdıklarıma devam olarak:

csi serileri, monk ve bones u da, şiddetle önermiyorum.
csi lar başlarda güzelken, bi yerden sonra acayip sıkıcı oluyor. hep aynı şeyler.
monk, takıntılı otistik bir dedektif. benim de takıntılarım var ama bunu izlemek çok rahatsız edici.
bones da da her olayı kemiklere bilmemnelere bağlamaya çalışıyolar...
.......
(bu mesajı önemsemeyebilirsiniz.)

formül bu:
m = d.V
Mor DeVe formülü diye öğretirler genelde bunu. öğle öğrenebilirsin.

yukardakinden de bu çıkıyo haliyle:
özkütle (d) = kütle (m)/ hacim(V)
ya da
V = m/d

d=m/V
d= 4,8 / 0,002
d= 2400 kg/m3

Formülü şudur

d=m/V

d=4,8/0,002
=2400 kg/m^3

Da böyle bir cisim olacağına pek ihtimal vermiyorum. Özkütlesi 2400 kg olan cisim mi olur :)

formül: d=m/V olması lazım, 4,8/0.002= 2400 kg/m3

zaten şu cümleden de çıkarabilirsin formülü:
"Cismin öz kütlesi kaç 'kg/m3'(metreküptür)"

yani sonucun birimi (kilogram bölü metreküp) zaten sana hangi değerleri ne yapman gerektiğini söylüyor.

mesela ivme(a) nin birimi de m/sn2 dir. doluayısıyla o değerleri birbirine bölersin.

umarım yardımcı olmuştur.

biraz daha kassalar karadelik oluşturacaklarmış. 0.002 m3 hacme sahip olup da 4,8kg kütlesi olan cisimden hayır gelmez.

aslında çeliğin öz kütlesi yaklaşık 7000 kg/m3 dür. betonun öz kütleside yaklaşık 2500 kg/m3. yani böyle bi cisim olabilir. kara delik için biraz daha kasmak gerek.

evet, santimetreküp gibi düşündüğünüz için olmayacak şey gibi geldi bence.

Harbiden göz alışmış cm^3'e görünce şaşıyoruz. m^3 ulan bu :)

html olarak tasarladığın mail ne kadar şekilli şemalli olursa olsun , karşı tarafın emaillerine baktığı istemci html desteklemiyorsa -yok artık deme, var böyle istemciler- veya kapatılmışsa anlamsız yazılar bütünü görecektir karşı taraf.
onun yerine bazı şirketler, tek bir imaj dosyası yapıp onu ekleyip gönderiyorlar poster gibi.

şöyle bi şey var:
www.mailchimp.com
yanlış hatırlamıyorsam bu sayfa 10-15 farklı mail sitesi/programıyla mailin nasıl görüneceğini falan gösteriyodu.

hazırladığınız htmli olduğu gibi kopyalayın. ardından outlook express'i açıp, create new mail yapın. menüden view - source edit yapın ve kopyaladığınız kodları yapıştırın. bu kadar her şey.

masaüstünü göster şeysi derken hangi kısa yolu kullanıyosunuz bilemiyorum ama şunları da deneyebilirsiniz:
windows + d
veya
ctrl + esc (windows tuşunun yaptığı işi yapıyo ama oyunlardan çıkarken işe yarıyor)

shortcut'taki target kismini su asagidakilerden biri gibi degistirmeyi deneyin:
"x:\oyununpathi\civilization.exe" -small_screen
"x:\oyununpathi\civilization.exe" -small_screen -windowed

alt + enter
tam ekran programlar pencere moduna çevirir.ama destekliyor mu bilmiyorum.

WinKey+m , Alt+Enter zaten işe yaramıyordu ama WinKey+D mucizeyi bi şekilde çalıştı :) Ama masaüstüne döndükten sonra bi pencere açtığım zaman pencerenin arkasına Civilization gene geliyor, durmuyor uslu uslu yerinde. Bi de kısayola komut eklemyi denicem. Sağolun :)

2-)

alinti

---
Türk Dil Kurumunun yayınladığı ‘Türkçe Sözlük’ün ilk ve sonbasısında yer alan Batı kökenli yabancı kelimelerden sayıca en fazla olanıFransızca kelimelerdir. Sözlüğün ilk baskısında 1092 olan Fransızca kelime sayısı, son baskıda 4551’e ulaşmış olup Türkçeye giren yabancıkelimeler arasında önceliği almıştır. Fransızcanın dilde bu kadar etkili vefazla olmasındaki sebep, “Tanzimat Hareketiyle başlayan yenileşme hareketidir” demek yanlış olmaz. Ayrıca, sözlüğün ilk baskısındakelimelerin alındığı dil, son baskısında bazı değişikliklere uğramıştır. Budeğişim genelde Fransızcanın lehine olmuştur. Örneğin, ilk baskıdaalındığı dil İtalyanca, Latince, İspanyolca olarak belirtilen kelimeler, sonbaskıda Fransızca olarak belirtilmiştir. Bu değişme bilhassa ilk baskıda Yunanca olarak gösterilen kelimelerin son baskıda Fransızca olarak ifadeedilmesiyle fazlalaşır. İlk baskıda 779 olan Yunanca kelime sayısının son baskıda 344’e düşmüş olması bir başka ilgi çekici durumdur. Sözlüğün son baskısında dikkat çeken bir diğer nokta, TürkçeyeBalkan kökenli olarak giren bazı kelimelerin Slavca olarakbelirtilmesidir.9Sözlükte yer alan bu kelimeler Slavca olarak dil grubuyla değil, Türkçeye geçtiği dil (Bulgarca, Rusça, Lehçe…) gösterilerekbelirtilmeliydi. Bu durum Germence için de geçerlidir. Bir dil grubu olanGermencenin ‘Türkçe Sözlük’te dil olarak belirtilmesine harp ve turbakelimelerini örnek gösterebiliriz. Bu kelimeler ilk baskıda Germence, son baskıda Fransızca olarak belirtilmiştir
---

www.turkiyat.selcuk.edu.tr/pdfdergi/s11/erbay.pdf

3-) liste olmicak kusura bakmayin ama en azindan gitmeyi planladiginiz ulkelere tek tek bakabilirsiniz verecegim site ile.

skyteam.com

4-) tam tarih bilmemekle beraber imdb de 22 eylul gorunmesine ragmen 15 eylulde heroes baslicak diye biliyorum, HIMYM ise 22 eylul, lost icinse bir tarih henuz yok ama subat basi denilmekte idi.

1) orbitz.com ya da expedia.com
3) turkiye ye vize uygulamayan ulkeler başlığı ya da tüm ülkelerin uygulamaları için www.mfa.gov.tr

1. kayak.com da var

2) Bence Türkçe'ye bu kadar fazla Fransızca sözcük girmesinin temel sebebi, Osmanlı'nın son, Cumhuriyetin ilk dönemlerinde aydınların Fransa'ya gitmesi ve burslu talebelerin de Fransa'ya gönderilmesi. Çünkü, milliyetçilik akımı Fransız Devrimi sonucunda dünyaya yayıldı ve Osmanlı da bu akımdan etkilenen ülkelerin başında geldi. Ve bu söylediğim dönemler de ulus devlet anlayışının doruğa çıktığı dönemler.
Daha sonra malumunuz dil devrimi yapıldı. Elbette bu dil devriminde rol oynayan önemli insanlar, Fransa'da eğitim almış, evropa görmüş insanlardı. Sonuçlarını şimdi Türkçe zannetiğimiz kelimelerde bile görüyoruz. Örneğin, okul kelimesi, fransızca ecolé (böyle yazılıyor diye zannediyorum) kelimesinden gelir.

4) dizilerle ilgili konularda buraya bakabilirsiniz: www.22dakika.org

5) böyle bi site vardı. sözlükten görüp kaydolmuştum ama adını hatırlayamadım.
mailime falan baktım bulamadım. izlediğin filmlere puan veriyodun o da senin beğenebileceğin filmleri çıkarıyodu. ama bulamadım. ayrı bi başlık olarak açarsanız belki biri görür(?)

Bilgilere buradan ulaşabilirsiniz

en.wikipedia.org

www.lastfm.com.tr

valla ben coldplay derim. hatta myspace sayfısında viva la vida diye bir şarkısı vardır ki nefis.

www.myspace.com/coldplay

the libertines
babyshambles
bloc party
the strokes
yeah yeah yeahs
interpol

stereophonics

te$ekkur ederim herkese.

lakin $oyle bir durum var,

coldplay, radiohead, muse vs. gibi zaten cok bilindik gruplari dinliyorum. hani benim aradigim daha cok arctic monkeys tadinda muzik yapan gruplar. dinleyince boyle bi kipirti yaratsin, eglenelim istiyorum.

aargh.. demin yazdığım mesaj uçtuğu için tekrar yazıyorum :)
kings of leon
bloc party(helicopter, banquet, she's hearing voices şarkılarını deneyebilirsiniz)
the strokes(gerçi new york lu lar ve garage rock yapıyorlar. ama aradığınıza gayet yakın olduğunu düşünüyorum.)
the kooks (ben pek sevmiyorum, ama arctic monkeys e benziyor.)
franz ferdinand
kasabian
the killers
the zutons
the streets (british rap)
lcd soundsystem (daha çok elektronik müzik)
pek hareketli olmamakla beraber kaiser chiefs
avustralyalı jet ve belki wolfmother hoşunuza gidebilir.

önerebileceğim albümlerden bazıları:
kings of leon - aha shake heartbreak
bloc party - silent alarm
the strokes - is this it
franz ferdinand - self titled
kasabian - s/t

Last.fm'den direkt similar artists'e de bakilabilir;
www.last.fm

manic street preachers derim ben. bi de audioslave.

hepsini tek tek deniyorum. $ahane albumler buldum, super oldu valla...

ilk defa last.fm kullaniyorum, bo$una direnmi$im ;) gayet i$ime yaradi $u similar olayi, sagol thewicked.

@wish i could fly, manic'e ölürüm ben ölürüm. rock'n coke'a gitmemin tek sebebiydi gectigimiz sene.

yapılmalı. yapmalıyız. :) en çok kullandığım (hatta tek sayılır) feysıliti. gapanmasın.

(bkz: herkes bir milyon verse adamları)

elimden geleni yaparım ben? karınca kararınca? hm?

@compumaster: bu arada... az önce yaptığım rutin taramada, daha önce tiklediğimden emin olduğum cevapları aslında tiklememiş olduğumu gördüm. bu veritabanında yapılan bir grup optimizasyonla ilgili olabilir mi, yoksa sadece hafıza bulanıklığı mı? :)

kurtarabildigim veri tabani en en en son hali degil, biraz eski. ondandir, ozur diliyor, isimize comak sokan dreamhost'a sevgilerimi iletiyorum.

yaparım(z) tabi. hatta üyelik paralı olsun (1 dolardan fazla vermem ama :)

geçen sene bana iş bulmamı sağlamış ekşi duyuru dolaylı yoldan da olsa cebime bir hayli para sokmuştu. şimdi paranın lafı mı olur :)

eksiduyuru icin cocugumu bile keserim! ne gerekirse yapariz :)

5 usd değil mi bu ya, o kadar işimiz görülüyor. umarım katkımız bi işe yarar.

gerçekten, samimi olarak, kaç kullanıcıyız, en yoğun kullananlar, böler öderiz, itirazı olan çıkar mı, çok sıkışık olana da omuz atarız, nedir.

elimizden geleni yapalım. 1995'te internete ilk defa girdiğimden beri abartısız söylüyorum en çok işime yarayan, en çok hoşuma giden site ekşi duyuru olmuştur.

banka bilgilerini isteyen varsa [email protected] adresine bir mail atabilir. Tesekkurler ilginiz icin.

az önce paypal dan 5 dolarlık bağışımı yaptım... umarım işinize yarar...

bi de yukarı alsanız ya arkadaşlar bunu. ikinci sayfaya düştü.

evet yukarıya alınsa iyi olur.

valla bu sitenin sağlıklı olarak işleyebilmesi için ben de her türlü desteği vermeye hazırım. ama güvenilir bir şekilde kafa soru işareti bırakmayacak şekilde olmasını isterim.

şimdi dreamhost'a paypal'dan $5'lık bağış mı yapalım, yoksa paralı hosting için compumaster'a katkıda mı bulunalım önce ona bi karar verelim. organize olalım. compumaster paralı hosting alacaksa dreamhost'a boşu boşuna bağış yapmayalım.

soyle bir durum parali hosting ve paypal olaylari:
dreamhost'a ben zaten bir miktar para oduyorum, bu parayinin bir kismini sagdaki reklamlar cikariyor zaten.
fakat veritabani cok yuk bindirdigi icin gene dreamhost uzerinde dreamhostun sagladigi bir hizmet var, onun aylik odemeleri ekstra 15 dolardan basliyor 100 dolara kadar yolu var, ama ne kadar performans istediginizi siz seciyorsunuz. Buna gore fiyat artiyor.

Adamlar eger siteyi gene kapatirlarsa, o zaman 15 dolarlik sisteme gececegim gene Dreamhost uzerinde, sonucta adamlarin bu veritabani sorunu disinda, ki hakli olabilirler, ne performans sorunu var, ne baska bir sey. O yuzden bagislarin dreamhost'a gitmesinde bir sakinca yok, cunku en az 2 ay buradan ayrilmayi planlamiyorum.

Eger bir sey olur da ayrilirsam, ve para kalirsa benim hesabimda veya dreamhost'ta Unicef'e bagis yapacagim.

bağış bölümü 3 ayda bir açık olsun ve üst taraflarda varılması gereken hedef duyurulsun wikipediaki gibi, bence herkes yapar bağış ve kısa sürede masrafını çıkarır. burasının kapanmasını kimse istemez sonuçta.

yandakiler haricinde reklam alınamıyor mu siteye? bu kadar adam sürekli sitedeyiz. google reklamları haricinde de sözlükteki minvalde reklam alsak karşılamaz mı masrafını?

yandaki reklam olabilidigince insanlari rahatsiz etmeyecek uzere planlanmis bir reklam. browser cozunurlugunuz belli bir enden daha darsa gozukmuyor mesela. Insanlarin onune reklam cikararak onlari rahatsiz edecek bir sey yapmak istemedim hic, tek aklima gelen, ciddi bir reklam alirsam (sozlukteki theme reklamlarina benzer) onu kullanmak, ki onda da sinirlamalarim olacak bence ama bunun icin de sitenin biraz daha buyumesi lazim sanirim.
ama bunun disinda sagdaki reklamin yerine gececek, veya internet tarafindan girildigi zaman bilgisozluk reklami gibi (en altta dugme seklinde) reklam vermek isteyen insanlar taniyorsaniz, benimle iletisime gecsin, kimsenin parasina ihtiyac olmasini istemem bu sitenin.

Bagis icin su ana kadar benimle irtibata gecen herkese tesekkur ederim, cok icten ve ortak amacimiza uygun bir sekilde yaklastiniz.

ben bedava hosting ve veritabanı sağlayabilirim.

compumaster'a mesajla iletmiştim, buradan da beyan edeyim: kredi kartımdaki bir terslik yüzünden paypal'le ödeme yapamıyorum. iş bankası internet şubesi üzerinden havale yapmak için de talimat vermem gerekiyormuş, onu da vermemişim. şubeye gidecek durumda da değilim (ama işten güçten fırsat bulabilirsem şubeden de yatırırım her türlü). dolayısıyla şu an bağışta bulunamasam da bir hafta içinde en kötü ihtimalle bir tanıdığın kartıyla bağış yapacağım. herkeş de yapmalı bence (ehu).

compumaster, beni hatırlıyorsundur :) Bu sitenin veritabanına yüklenmemesi gerekiyor, çok daha yüklü siteleri kaldırıyor dreamhost. İstersen ben bi inceleyeyim sistemi, sorunun nereden kaynaklandığını bulabilirim, hangi sorgu(lar)da sorun var, nasıl düzeltilir bir inceleyebilirim.

ben yaptim optimizasyonu tesekkurler :)

başlamadan önce:host ne kadara alınır satılır vb. hakkında hiç bi bilgim yok
ya burda ciddi miktarda para toplayıp sağlam bi server alsak çok mu pahalıya patlar sonuçta burası ansaiklopedi gibi yer kişi başı 3-5 milyon versek ne iflas ederiz nede evde çoluk çocuk aç kalır

compumaster en alt kısma video reklamları koysan onları tıklama başına getiren para 1 dolarlar civarında diye duymuştum.sabancının yüksek lisans programını görmekten ögg geldi.en iyisi video reklam.tabii sen kural geregi tıklayın diyemiyorsun ama biz tıklarız.sen koy videoyu.

ben para vermem bu siteye ama dua ederim.
şimdi kızmasın kimse bana ama buraya ödemek gerek, ödeyelim bir şeyler diyenlerin çoğu fısstır, bence site sahibine umut vermek yanlış, ama ne yalan söylim yeniden doğuşundan beri google reklamlarına tıklıyorum:)

amarat'ın dediğine katılıyorum. tıklarız compumaster.

enter saltman, söz konusu olan sadece eksiduyuru, sözlük değil!

aynı ip den veya aynı bilgisayardan düzenli reklamlara tıklarsanız eğer, google adsense bunu farkedecek, ve adsense hesabını banlayacaktır bilginize.

evet google reklamlarini abartmasak iyi olacak :)

su ana kadar 31.15$ ve 12 ytl toplandi. Bu veritabanin kapatilmasi durumunda 2 aya yakin bizi idare edebilecek bir para (sanirim).

yukarıda dendiği gibi video reklamında bir tıklama bir dolar ediyor ise düzenli olarak tıklanmasına gerek yok. herkes bir kere tıklasa gereken para temin edilir işte.

- bu reklamlar yok tabii şu an. bir dolar olayı doğruysa eklenebilir geçici oldarak da olsa diye söyledim.

- ayrıca google reklamları yok bende yanda. eski firefox kullanıyorum.

"paypal i kullanmıyorum ama bağış yapmak istiyorum" diyen arkadaşlar, bununla ilgili compumaster in vermiş olduğu e-posta adresinden kendisi ile iletişime geçmek oldukça kolay. Böylelikle gerekli banka bilgilerini rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Zira ben istedim banka bilgilerine ulaştım. Bu kadar kolay... Geriye sadece, kimine iş bulan, kimine ev, kimine eş bulan, kimine de cash (kafiye olsun istedim) bulan! bu güzide "eksi duyuru"muza katkıda bulunmak kalıyor.

Mevta: Sende adblock plus olabilir. Varsa eğer sağ üstteki ABP simgeli şeyin yanındaki oka tıklayarak tercihlerden ekşi duyuru ile alakalı şeyleri yahut google adsense linklerini falan "kara listeden" çıkarabilirsin.

Nihayet kredi kartımdaki sorunu çözdüm ve çözer çözmez ilk iş olarak Ekşi Duyuru'ya bağış yaptım.

Herkese tavsiye ederim.

en ucuz ulasim heralde tren ve otobustur.. fiyatlar (selanik icin bu) tren tek gidis 69 ytl otobus gidis donus 158 yetale.. artik atinada bunlardan biraz daha yuksektir internette var bakabilirsin. bu yaz bende cok gaza gelip gitme planlari yapmistim ama hepsi suya dustu malesef biletler falan tukendi..

schengen ucuza nasil getirilecek?

tabi bi de vize lazım. o ne kadara patlıyor acaba? öğrenci olduğum için ucuz olması gibi bişey olur mu?

balkan flexipass başlığında biletlerin işlenmediği yazılmış. süresi bittikten sonra kullanılıyor mu o zaman? (bkz: #8210529) 5 günlük alıp 2 hafta binebilir miyim?

sadece haftasonu için gidilecek olsa bile 5 günlük flexipass daha ucuza geliyor mu?

atina ya tren gidiyo mu? tcdd nin sitesinde selanik gördüm ama atina yı göremedim. eğer atina ya gitmiyosa atina ya en yakın yer neresidir?

bi de en ucuza nasıl konaklarım acaba?

son olarak: uçak biletlerinde olduğu gibi acayip ucuza/bedavaya bilet bulmak gibi şeyler oluyor mu? ya da ucuz yolculuk ve konaklama için fiyatlarını takip etmem gereken bir yer var mı?

mesajı göndermeden şunu buldum:
www.tcdd.gov.tr
öğrenci indirimi ve internetten alınan biletlere ekstra indirim varmış.
bunun dışında konaklama konusunda nereye bakabilirim?

ucuz uçak biletlerine çekimser yaklaşmamı gerektirecek deneyimlerim oldu, 50euro'ya aldığım franfurt- barcelona arası uçak bileti için yok efendim havalanı şehir dışında 20euro shuttle, bagaj dahil değil 20 euro bagaj şeklinde ekstralara bilet parasından çok ödedim...
bulgaristan ve sırbistan için geçerli değil, ama Avrupa'da trenler 2. sınıflar dahil çok lüks ve konforlu. ancak interrail gibi biletleri ikamet ülkende kullanamıyorsun, sonuçta sınıra gitmek için olan trenin parasını ödemen gerekecek, kısa süreli bir gidişse bu ve orada çok şehir gezilmeyecekse tren otobüsten daha pahalıya gelir bu yüzden.
Ben bulgaristan'dan "metro" otobüsü ile 50 bulgar parasına geldim.

Ama malesef vize konusunda öğrenci olmak bir indirim yapmıyor, sadece vize alımını kolaylaştırıyor.

oncelikle hangi sehirde ikamet ettiginizi bilmemekle beraber.

1- ose otobusleri ile gidebilirsiniz. bursa'dan seferleri iptal sanirim ama yanilmiyorsam istanbul'dan hala devam etmekte.(sozlukte ose icin yunan devlet demiryollari denilmis ama ayni zamanda otobusleride vardir.)

2- metro otobus firmasi ile gumulcine'ye gidin (komotini) 40 ytl. daha sonra gumulcine'den trenle atina'ya gidebilirsiniz. zaten otobus gara yakin bi yerde duruyor yuruyus mesafesinde. indikten sonra herhangi bi dukkana girip veya uzerinde "agrotiko" yazan bi araca yaklasip tarif istemeniz yeterli burada herkez turk'tur. :) (28 euro gumulcine - atina) trenler oyle kulustur falan degil.

2-a eger ki pazartesi carsamba ve cuma gunleri gumulcine'de olursaniz ulker servisleri ile benim kuzene selanik'e kadar yol arkadasligi edip ucretsiz gidebilirsiniz. bu konuda dilerseniz yardimci olabilirim.

15 kasim icin 3 arkadas olarak bizde gitmeye niyet ettik bu sure zarfinda marduk bize bi terbiyesizlik yapmaz ise bursa'dan kendi aracimizla gumulcine'ye ve araci gumulcine'de birakip yine ayni sekilde oradan atina'ya gitmeyi planliyoruz. bizlere 4. olarak katilmak istersen seve seve kabul ederiz.(gidis icin yakit ucreti/4 bizde ogrenciyiz yoksa paranin lafi olmaz:) ) tum seyahat boyunca yunanca rehberlik ve atina'da orta duzey bi ogrenci evinde konaklama muessesimizin ikrami dahilinde olup herhangi bi ucret istenmemektedir. :)

*ose otobuslerini kullanir iseniz ucuz olmasinin yaninda cok fazla yerde durucak, yolcu alinicak/indirilicek, uzun bi guzergah izlenicek olmasini goz onunde bulundurmalisiniz.
oyle ki istanbul'dan beraber bindiginiz yolcu kadrosu ile atina'da indiginiz yolcular tamamen farkli kisiler olabilmekte.

@yobaz
kusura bakmayın kaç gündür cevap yazamadım. sonra da ekşi duyuru uçtu zaten.
belki benim bi arkadaşım da gelicek. fazla yeriniz var mı?

isterseniz sizinle mail le konuşalım
****
adresinden bana mail atabilirsiniz.

edit:adresimi sildim. bu mesajı görmezden gelebilirsiniz. şimdiye kadar cevap verenlere teşekkürler.

erasmus öğrencilerini exchange'leri falan zaten genelde aileli eve veriyorlar adamlar düzgün yaşasın diye. yani seçim yapacakları zaman tek başına yaşayan çılgın genç ve ailesi ile yaşayan düzgün adam arasında seçim yapacakları zaman ailesi ile yaşayan adamı seçerler.

ev ekonomisine aylık yükü bu adamların 100-200 lirayı geçmez o konuda içiniz rahat olsun. zaten üsküdar-beşiktaş motor parasını falan kendisi verecek bu öğrenci, siz sadece evde fazladan 1 yatak ve sofraya 1 kap fazla yemek koyacaksınız. misafir edeceğiniz adam piskopat çıkmazsa (duşta 1 saat su akıtan, gece evin her yerindeki ışıkları açık bırakan, 1 öğünde 6 tabak yiyen bir piskopattan bahsediyorum) siz bu kişiyi evinizde misafir etmekten rahat 300-400 lira kar edeceksiniz.

daha yeni başlayacaksınız diyorsunuz, bu exchange öğrenci ile anlaşacak kadar ingilizce (çünkü okul eğitim dili ingilizce, bu adamların da ingilizce bildiği varsayılıyor) biliyorsanız siz veya aile fertleriniz sorun yaşamazsınız. ancak bütün şartların eşit olduğu durumda ingilizcesi daha iyi derecede olan kişiyi tercih edeceklerdir gibime geliyor.

bir de bu adam evcil hayvan değil, arada eğlenmesi gezmesi tozması gerecek, okulda sorun yaşarsa size danışmak isteyecek. siz genelde sadece ev sahibi değil, bu kişilere rehber öğrenci olmayı da bir yerde kabul etmiş olacaksınız ister istemez. ne bileyim adam eğlenmeye gitmek istediği zaman siz sokağa çıkarken onun da yanınızda taksim'e kadıköy'e falan bir bara götürüp "let's have a drink and go wild man, boo-yeah!" demeniz falan gerecektir insaniyet açısından.

ilk etapta aklıma gelenler bunlar.

bu ogrencıler sız nasıl yasıyorsanız o sekılde yasar.sana kalacak yer parası 300-500 verırler.yıne alısverısınızı ortak yaparsınız.
ayrıca gunluk cızelge tutarsınız ve belırlı gunler o da yemek yapıp bulasık yıkar.cıkarırsın gezdırırsın eglenceye goturursun arkadaslarınla tanıstırırsın..

ancak en buyuk sorun yanında mumkun oldugu kadar turkce konusmaman gerek.cok rahatsız oluyorlar anlamadıkları ıcın ve bu sekılde durumlarda genelde okula dılekce vererek senın yanından ayrılmak ıstıyorlar..

evden beşiktaşa gitmek zaten 2 lira 65 kuruş gibi bişey tutuyo. günlük rutin içinde en pahalı aktivite okulun yemeğidir heralde :)

evde 4 kişi ingilizce ve almanca biliyo zaten o yüzden iletişim konusunda sorun çıkacağını düşünmüyorum.

ya zaten işte yeni yabancı arkadaş edinme vs. gibi şeylerin dışında bi de kendime de harçlık çıkarabilir miyim diye düşünüyodum yoksa bunu şirkete çevirmek gibi amacım yok. sonuçta tabi ki rehberlik edicem çocuğa.


bi de anlamadım: ekşi duyuruyu daha önce kullanmadığım için bilemiyorum. şu yazdığım cevap, yardım bölümünde yazan "forumvari cevaplaşmalar" a mı giriyor?

bi de şimdi aklıma geldi: eve verilecek öğrencinin kız veya erkek olacağıma karışıyolar mıdır? heralde karışıyolardır diyeceksiniz tabi, ama şöyle birşey var: annem, kız kardeşim ve ev işlerine yardım eden kadınla birlikte evde kadın sayısı erkek sayısından çok..

cinsiyet konusu tamamıyle sızın okuldakı bu işlerle ılgılenen kısıye kalmıstır.senın evıne erkekde verebılır kız da.tabı oncelıkle gelecek ogrencıye senın aılenın nıtelıklerı anlatılıyor.yanı 3 tane bayan 1 tane erkek var dıyorlar.buna gore gelen kısıde secım yapabılıyor ama tamamıyle insiyatif meselesi..

bence super. hem dil pratigi de yaparsin. keske bize de gelse :/

bi arkadasimin babasi kendi rakisini kendisi yapiyodu. bilemicem ama git marketten al bence..

Evde bira ve sarap yapimi yeni kanunla serbest birakildi. Raki gibi damitik ickilerin yapimi hala yasak.

Saf alkol icme. Bes yuz senedir %40 ve altinda oranlarda alkollu ickiler tuketiliyor olmasinin bir sebebi var.

Likor konusuna gelince, kanunlara uygun sekilde satin aldigin etil alkol veya alkollu ickiye istedigin tadi katabilirsin. Cogu insan likor yapmak icin votka kullaniyor. Sana da ayni seyi onerecegim. Ben de birkac hafta once votka ile visne likoru yaptim. Su anda beklemede. Bu hem yasak degil hem de guzel bir tariften yaparsan tadi guzel olur.

Hatay yöresinde köylerde herkes kendi rakısını ve şarabını yapar (bkz: boğma rakı), yasak olsa engellenirdi. Ayrıca geçen bir arkadaş evinde cherry adında bol alkollü vişneli bir içecek yapmıştı, tadı da süperdi. Hatta baktım şimdi tarifini de yazmış: #11101016 :)

pangaltı'da bir pasajda (aktar gibi bir yerde)"likör için alkol" gibilerinden bir yazı görmüştüm. demek ki yapan var. böyle bir şeyin satıldığı bir yer bulup satıcıya sorarsan anlatır belki.

not: içip de kör filan olursan benim mesuliyetim değil ama...

@crown: "yasak olsa engellenirdi" derken saka yapiyorsun herhalde?

Evde damitma yapmak yasak oldugu gibi tehlikelidir de. Damitma isleminde uzman olmayanlar metil alkol vs gibi zararli kimyasallar iceren urunler elde edip kor olabilir, olebilir. Hic bulasmayin.

Likor yapmak yeterince eglenceli zaten. Sonuclari da guzel olur. Sen oraya konsantre ol bence osuruklu.

evde alkol damıtmayı ben de kesinlikle önermiyorum. çünkü sıcaklığı vs. yanlış ayarlarsan etil alkol yerine metil alkol damıtıyosun.

votka dan falan likör yap bence. ben öyle yapıyorum. mesela kahve likörü yaptım. internette bi sürü ev yapımı likör tarifi var.

naneli bişey istiyosan dün şöyle bişey bulmuştum:
en.wikipedia.org(cocktail)

bookmarklarımdan bi kaç link vereyim.
kahlua (kahve likörü):
www.guntheranderson.com

şarap:
www.hayyam.com

bira:
www.zevzek.com

limoncello:
www.epicurious.com

ananaslı tekila:
www.extratasty.com

çeşit çeşit ev yapımı likör tarifleri bulunan bi sayfa:
www.angelfire.com

bunlar dışında sözlükte de ev yapımı likör tarifleri var oraya da bakabilirsiniz: (ara: ev* yapımı* likor*)

ya da öyle beklemek istemiyorsanız kokteyl yapın:
www.extratasty.com

2- msn hep vardi agile messenger in super bi surumu ile su an iphonedan cvbi yaziyorum. (1. nesil)
hatta fring i kullanirsan msn icin, sesli arama da yapabiliosun ama agile detay anlaminda super gercek msn gibi. yahoo icq gtalk vs onlari da kullanabiliyosun.

flash yoktu, yine yok.
bluetooth kulaklik headset gibi seyler icin sadece.

ilk olarak 1.nesil artık satılmıyor. 1.nesil almak istersen belki ikinci el ya da doğubanktan alınabilir ama imkanın varsa yani amerika'dan falan getirtebiliyorsan 2.nesil al derim ben.

bir telefon olarak eksikleri varmıdır emin değilim ama ekran kalitesi, sonradan yuklenebilir uygulamaların çeşitliliği, dizayn olarak pek çok alete basar diye düşünüyorum. ben yaklaşık 1 senedir kullanıyorum. daha iyi bir telefon kullanmadım daha önce ve GPS dışında herhangi bir eksiklik hissetmedim zaten bu da 2.nesil ile birlikte geldi.

3G için ise henuz bu bizim ülkemizde mümkün değil belki önümüzdeki sene

illa bir eksik bulmak gerekirse belki kamerası olabilir. 2mp bi kameraya sahip pek çok telefonda artık daha iyi kameralar var.

ayrıca 2. nesil iphone'un henuz kırılıp kırılmadığını bilmiyorum ama eli kulağındadır.

detaylı bilgi için www.iphoneturkey.blogspot.com

suradaki ufak inceleme yardimci olabilir; (git: 31772)

iyi yorumlar dışında, şöyle bişey var:
benim kuzenimde var(dı). baya bi süre kullandı. kendisi hiç kullanışlı olmadığını söylüyor.
sürekli takılıyomuş, hantalmış vs. bi de takılınca kapamak için pilini çıkaramıyosun. dolayısıyla pili bitene kadar bekliyosun. falan gibi saçma şeyleri var.